Blia Cosplay and Collection

Blia Cosplay and Collection
I Love Yoda !

7 Ocak 2015 Çarşamba

Bitanesi

İçkisinden bir yudum aldı.
Normal zamanlarda içmediği için ağzı bu tarz tatlara alışık değildi. Yüzünü buruşturdu. Yaptığını fark ettiğinde gözlerini kaldırıp O'na baktı. Bardağı yavaşça masaya geri bıraktı ve yüzüne ufak bir gülümseme yerleştirdi. Yüzünü izleyen bir çift göz direk olarak kendisindeydi.
'Şuan nasıl görünüyorum acaba?' diye düşündü. 'Çapaklı değilimdir inşallah ya.'
Gözünün önüne evden çıkmadan önceki aynaya baktığı andaki halini getirmeye çalıştı. Uzun siyah saçları dümdüz uzanıyordu dirseklerine kadar. Kahkülü, kendisinde kusurlu bulduğu geniş alnını biraz olsun örtüyor, hatasını gizliyordu. Gözlerine gölgeli, siyah rengi baskın bir makyaj yapmıştı. Son zamanlarda instagramdan takip ettiği makyözlerden birçok şey öğrenmiş ve kendisinde uyguluyordu. Yanaklarını daha zayıf göstermişti ve dudakları ise kırmızı, aynı zamanda dolgundu. Saçlarının bir kısmını kulağının arkasına atmıştı, küçük kulakları vardı ve bu çok hoşuna gidiyordu. Her zaman bununla övünmüş, 'ne küçük kulağın var' diyenlere "Bana yetiyor." cevabını vermişti hep. Aslında çok belli olmasa da, bu bir espriydi. Tutam tutam saçlar yanaklarına düşüyor, odanın içindeki havalandırma sisteminden dolayı hafif hafif kıpraştıkları oluyordu. Bu da sanki kendiliğinden dans eden saçlar gibi görünüyor ve gülümsemesine neden oluyordu.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu.
Henüz bir soru ile karşılaşmaya hazır olmayan beyin, bir anda karşılaştığı soru karşısında panik olmuş, tam olarak daha önceden çalıştığı konuşmaları hatırlayamamış ve bön bön bakakalmasına neden olmuştu. "Hiç." diyebildi. 'Aptal, aptal aptal." diye kendi kendine sayıklamaya başladı.
"Aptal mı?"
'Hayır.' dedi. "Dışımdan mı söyledim?"
Gülüyordu. Gülüşü o kadar güzeldi ki. Dünyalara değişmezdi. Beyaz dişleri, pembemsi ten rengi dudaklarının altından adeta şarkı söylercesine, sanki bel altı konuşurcasına arsız arsız kendini belli ediyor, kendine çekiyordu. Yanaklarında küçük bir tebessümle bile ortaya çıkabilen taze, ufak, öpülesi gamzeler beliriyor ve onu çılgına çeviriyordu. Kedi gibi yanaklarını yanaklarına sürtmek, burnuyla gamzelerini dürtmek istiyordu.
"Kendi kendime söylüyorum sanmıştım." dedi. 'Ama sana söylemek istediğim çok şey var aslında.'
Gülümsemesi gitmiş, şimdi sadece derin derin bakıyordu gözlerinin içine. Kalbinin yerinde sanki kafesinden çıkmaya çalışan bir muhabbet kuşu var gibiydi. Aynı anda delicesine ötüyor, bir şeyler söylemek istiyor, söyleyemiyor, çırpınıyor, kaçmak istiyor ama elinden bir şey gelmiyor gibiydi. Aynı anda bir çok duyguyu hissediyor gibiydi. Heyecan, korku ve aşk.
O'na baktı. Uzun uzun.
İç geçirdi.
Söylenemeyen bir çok söz vardı ve belki de hiç söyleyemeyecekti.
"İşte benim birtanem de geldi." dedi.
O'nun bir tanesi.
O, kendisinin bir tanesi iken.
Ne kadar çok bir tane vardı bu hayatta...


not: ".." normal konuşmaca için kullanılmış iken '...' iç sesi yansıtmaktadır. '..." ise iç sesle başlayıp dudaklardan çıkan konuşmalar için kullanılmıştır. teşkürs.

Hiç yorum yok: