Evet, belki de pekte bilmediğiniz gibi asa yapımına sardım ben. Evet, hı hı. İlk olarak uç kısmının eğilmesi ve EPIC FAIL olmamla sonuçlanan Mürver Asa yani belki de bildiğiniz adıyla Elder Wand'ı yaptım. Yapımı ilk olduğu için biraz acemiceydi. Bildiğiniz anam babam kalemi aldım ve Fimo hamuru ile kapladım. sonra üzerine Mürver Asa'nın spesifik şekillerini hamurdan oluşturmaya devam ettim. Sonracıma üzerine toplu iğne/törpü yardımı ile dotting işlemini yaptım. Noktaladım yani. İlk görünüşü bu şekildeydi. Dotting işlemi bu fotoğrafta gördüğünüz gibi oluyor efenim... Sonuç ise fildişi siyaha boyanmış ELDER WAND :))
Şimdi Bellatrix'in asasından bahsediyim. Akşam üzeri babamla çıktık bahçeye, kurumuş ağaç dalları topladık. Ben de en uygun olanı parçalara ayırdım bu işlem sırasında normal testere kullandık... Baz dallar daha kalındı o yüzden babam elektrikli testereye abandı. o şey çok korkunç :o Neyse efenim, Bella'nın asasına en çok benzeyen kesilmiş dal parçasını aldım ve üzerinde ki o muhteşem kıvrım/oyuk -neyse onun adı- gene fimo hamurundan oluşturdumm! Asanın pişmeden ve boyanmadan önceki hali! Bu da pişmiş ve boyanmış halii.. :))
Aman dikkat edin fırında tahtayı uzun süre tutmamak lazım!
Bu da kendimce tasarladığım bir asacık :)
Umarım beğenirsiniz!!
12 Eylül 2013 Perşembe
Kalpler Yanar
“Bir
dakika.” Diyebildim sadece. O uzun konuşmasını sonlandırmadan sürdürürken.
Taramalı silah elinde değil de ağzındaydı sanki. Susmak nedir bilmiyordu. Hoş,
her zaman ki haliydi bu ama alışmak mümkün değildi. Alışmak istemezdiniz de…
Sözümü
devam ettirmeme hala izin vermiyordu. Ben de kulaklarımı, algılarımı kapayıp ne
söylediğinden çok nasıl göründüğüne odaklanmaya çalıştım. Böylece gözümde nasıl
yer değiştirdiğini anlayabilecektim. Duygularım duyduklarımdan değil de bana
nasıl baktığına bağlı değişecek, gözümde güzelliği kalıcı mı yoksa solmuş mu
onu görecektim.
Kulaklarımda
kendime göre akıcı bir melodi varmış gibi sadece gözlerine baktım. Söyledikleri
burnuma geliyordu sadece, bugün dişlerini fırçalamamıştı ve bu beni
iğrendiriyordu. Normal günlerde de böyle bir koku yayardı ama gün içinde
yedikleri ve içtiği sigaralar bunu bastırırdı. Ama şimdi, sabahtan beri bir şey
yememişti ve sigarasının mentolsüz ve ağır bir şey olduğunu söyleyebilirdim.
Gözlerinde
çapaklar birikmişti ve kalemi gözlerinin altındaki kırışıkların içine girmişti.
Böylece daha yaşlı, pis ve terkedilmiş sokak kadını gibi duruyordu. Rimelinden
kirpikleri birbirine yapışmıştı. Bazen onları özel, minik kirpik tarağı ile
ayırdığını görürdüm demek ki bugün ya buna zamanı yoktu ya da makyajını
temizlemeden uyumaya gitmişti. Bunu sık yapmazdı. Ancak bazen çok yorgun olduğu
günleri bilirdim ki işten geldiği gibi yatağa üstündekileri çıkarıp atar sonra
içine girerdi. Ortalığı toplaması bana kalıyordu ama O’nu öyle görmek daha
üzücü bir durumdu. Şimdi bakıyorum da işten ayrılalı bir hafta olmuştu, O’nu
buna iten neydi ki?
Saçlarına
döndü gözlerim, her daim şampuan kokardı, temiz, parlak ve her geçen gün daha
sarıydılar. Ama bugün değil. Bugün yapışık, kirli, pamuklu ve uzağa kadar gelen
ağır bir kokuyla kaplıydılar. Sönüklerdi ve kirden sarıdan çok kahverengi
görünüyorlardı. Normal günlerimizde sabah uyandığımızda kafasına göğsüme
koyduğunda koklardım mis gibi saçlarını, ipeksi bir dokunuş bırakırlardı
ellerimle taradığımda. Saçıyla oynamamı da severdi, bende hiç mahrum etmezdim…
“Sen
yoktun.” Dedi. Sarsıldım.
Ben
yok muydum? Bütün o zor günlerinde başını yaslayıp gömleklerime sümüklerini
bırakan, sonra beni de üzdüğünü söyleyip saçmalayan O değil miydi? Her gün
yanındaydım. Her sabah uyandığında meleksi tenine öpücük kondurup sabah ki asık
suratlılığına katlanan ben değil miydim yoksa hepsi bi’ rüya mıydı da ben
farkında değildim? Her gece yarısı
sıçrayarak uyanışlarında sarılıp teselli eden, hepsinin bir kâbus olduğunu
söyleyip bütün hepsinin bir gün temize kavuşacağını söyleyen bendim sanıyordum.
Ama hayır bunlar sadece az kalmıştı yaptıklarımın yanında. Anlatamadığım,
hatırlamadığım çok daha fazla şey olduğundan emindim ki bir cümleyi daha
duymaya cesaretim yeter miydi bilmiyordum.
Bakışlarımla
ne söylediğimden emin değildim ama gözyaşlarımın üzgün olduğumu söylediğini
biliyordum. Ama belki düşündüğüm gibi görünüyorduysam, hırs ve nefreti de
görebilirdi. Çünkü ona bakarken bana bu hisleri bıraktığını anladım. Ve
gittikçe büyüyorlardı…
Ellerimi
kontrol etmeyi kısa bir süre önce bırakmıştım. Şimdi onlar O’nu tutmuş
sarsıyordu. Bir tanesi ağzını tutuyordu. Dilim de tamamen kendince dönüyor
ağzım kapanıp açılıyordu… Dişlerimle uyum içinde dans ediyordu dilim. Bir
sesler duyuyordum arka planda. Kendi bağrışlarımdı. Hiç böyle duymamıştım
sesimi. Ama büyük bir çınlama ve uğuldama bulutunun arkasından boğuk boğuk
geliyordu, normal miydi bu? Daha önce bağırdığımı hatırlamıyordum. O an
yaşadığımız andan başka bir şeyi hatırlamıyordum zaten ama o anlar da bulanıktı
ki…
O’na
vurmazdım. Kendimi kaybetsem de vurmadım, biliyorum. Ama sözlerimin
ağırlığından çöken göğsü bu yükü daha fazla taşıyamayacağını anlamıştı ki
arkasını dönüp gitmeye başladı. Bunu herhalde ben söylemiştim. Gitmesini söylemiştim.
İyi
de ben O’nsuz ne yapacaktım?
Biliyordum
ki yaşadığımız çoğu şeyi hak etmiyordu. Ortak arkadaşlarımız bile aylardır
O’nun değiştiğini görüyordu. Ben görememiştim ki. O’na göre ben YOKMUŞUM ya…
Dizlerimin
titrediğini hissettiğim gibi üzerlerine düştüm. Bacaklarım acımı
kaldıramamıştı. Bedenim ağırlaşmış, donmuştu. Bir cinayet işlenmişti oracıkta,
kan yoktu, göremezdiniz ama içimde ağlayanlar vardı. Boğazımı düğümlemişler
beni boğmaya da çalışıyorlardı. Korkuyordum. Yalnızlıktan, O’nsuz bir gelecekten.
Nefes alamıyordum. Ama önemli değildi. Ağlayamıyordum, gözyaşım bitmiş gibiydi
ama o da önemli değildi ki.
Ne
yapacağımı, nereye gideceğimi bilemiyordum. Öylece sokak ortasında dizlerimin
üzerinde O’nun arkasından bakıyordum. Sırtıma, göğsüme oturmuş filler kalkmıyor
adeta zıplayıp daha çok işkence ediyorlardı.
İşte
şimdi bu hayatın olayını yavaş yavaş anlamaya başlıyordum…
16 Nisan 2013 Salı
World of Warcraft Pandaren Make-up
I hope some of you can say "Yea it's close enough!" ^^,
Here is the picture:
Wow Female Pandaren ^^, twitter.com/busrasak/statu…
— busra (@busrasak) 16 Nisan 2013
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)