Blia Cosplay and Collection

Blia Cosplay and Collection
I Love Yoda !

5 Şubat 2010 Cuma

rüzgarın aşkı

ne büyük aşklar yaşadı o büyük rüzgarlar. kendini alamadan sevişti durdu gökyüzüyle hırçınca... ertesi gün oldu hatırlayamadı dün gece neredeydi. ama sabah olduğunda yalnızdı işte. gece bile terk etmişti onu... aslında herşey rüzgarın geceye aşık olmasıyla başlamıştı...

güneşe doğru süzülen rüzgar, halinden bıkmış, perişandı. güneşe gittikçe kendinden geçiyor, dinlenmek için tekrar aşağı inmesi gerekiyordu... her seferinde aynı noktaya gelinceye kadar çıkıyor sonra tekrar yorulup o tanıdık dinlendirici yeryüzüne dönüyordu... günlerden bir gün tak etti artık. canını dişine takıp fırtınalar kopardı rüzgar. hepsi güneşe olan sevdasındandı. yeryüzünü yerle bir etti o sevdası yüzünden. sonra anladı ama, güneşe yaklaşamayacağını. ne kadar koşarsa koşsun peşinden, asla güneş O'nun olmayacaktı...

artık güneş tepede olduğu vakit saklanıyor, gece etrafta dolanmaya başlıyordu. sarhoştu. aşk sarhoşuydu. terketmişti ama terkedilen farkında bile değildi. en acı durumdu... derken sonunda geceyle buluştu. gece O'nu ilk gördüğü anda vuruldu. başta rüzgar, geceye yüz vermemişti. daha sonra seni seveni sev mantığıyla hareket edip geceyle takılmaya başladı. takıldıkça geceyi çok sevdi...

gece her ortaya çıkışında rüzgarın gelmesinden bıkmıştı artık. ama yinede o çok şiddetli sevgi yağmurlarını devam ettiriyorlardı. birbirlerine aşklarını dokunuşlarıyla anlatırlarken oraya buraya çarpıyor, insanları bile ürkütüyorlardı.

derken son defa olacak diye gece ortaya çıkmıştı. rüzgar yine her zaman ki gibi geceye sarıldı. koynuna aldı. öptü, öptü... gece dur dedi. yeter artık. rüzgar şaşırmıştı. ne olduğunu anlamadan gecenin bittiğini anladı. sinirinden ortalığı yerle bir etti.

rüzgar yine sarhoştu. ölümüneydi bu kez. güneşe bile aşık olmadığı kadar aşık olmuştu geceye. ama gece bile terk etmişti O'nu. gece ve rüzgar bir bütündüler O'nun kafasında... ama rüzgar geceyi asla unutamayacaktı. geri döndürmesinin imkanı da yoktu. sarhoşluğundan ertesi gün hatırlayamadı dün gece neredeydi... ama herşey güneşin rüzgara olan aşkından, rüzgarı kendi sıcaklığına kaptırmamak O'nu korumak için gittikçe uzaklaşmasından kaynaklanıyordu... yani herşey aslında rüzgarla güneşin birbirine aşık olmasıyla başlamıştı...

yenik düşmeye yakınken umutsuzluğa...


gerçekten içimden mi geliyor kızgınlığım, nefretim? bitmek bilmeyen öfke tutkunluğum her yeni nefes alışımda bir kez daha alev alıyor ve sanki dibi olmayan kuyulara çekiliyorum. ruhsuz haykırışlar dönüyor çevremde. aldırış etmiyorum. peki bu beni kötü bir insan mı kılıyor? yoruluyorum artık, karmaşık hayatın vurduğu yetmiyor mu? kırbaç darbelerine aldırış etmeden yaşamaya devam eden kaç kişi kaldı ki şu devirde? ya sonsuz susuzluğum? güvene, sevgiye, mutluluğa... korkmuyorum, ne çıkarsa karşıma, hala ayaktayım. ama gün gelecek ve umutsuzluğumu en diplerde tutamayacak hale geleceğim. peki, o zaman ne yapacağım ben? sessiz bir adada tek başıma yaşasam belki daha kolay kalırdım hayatta. yenilmezdim umutsuzluğa. kimsenin beni kurtaramayacağını bilmek duygusuyla yaşardım kendi çapımda...

dünya kapkarardığında, ışığını söndürmeden yatan kaç kişi var hala? peki şimdi söyleyin bana; ben hazırken karanlıkla hala savaşmaya, korkan ben miyim?