Kadın
Sıçrayarak uyanmıştı uykusundan. Görmek istemediklerini görmüştü kabusunda gene uyanmıştı. İşte, o korkunç rüyasını terk etmişti. Terler içinde kalmış olsada uyanmak güzeldi. Uykusuzluktan bedeninin harap düşmeyeceğini bilse hiç uyumayacaktı zaten. Ellerini yüzüne götürdü. Sımsıkı kapadı suratını. Kimse onu bir daha göremeyecekmiş gibi hissetmek istedi. Kalp atışları bile duyuluyordu. Saate kaydı gözleri. Sabah olmasına daha çok vardı. Hatta ona yıllar geçmiş gibi gelmişti. Bir daha aynı rüyayı görmemeyi dileyerek tekrar koydu kafasını yastığa. Gözlerini kapadı umutsuzca.
Uyumak istemediği için çok erkene kurmuştu saatini. Sabah daha gün ışımadan kalktı yatağından. Soğuk bir duşa ihtiyacı olduğunu düşündü. Banyoya doğru ilerlerken başı dönmeye başladı fakat tutunacak bir yer yoktu. Ellerini boşa savurmuştu. Olduğu yere çöktü. Elleriyle kafasını tutarak gözlerini kapamaya çalıştı. Gözlerini kapadıkça başı daha çok dönüyor, ve karşısına her gece gördüğü kabuslar geliyordu. Sanki o anları bir daha, bir daha yaşıyormuş gibi geliyordu.
Yerinden doğruldu. Duvarlara tutuna tutuna yürümeye başladı. Henüz tamamen sağlayamamıştı dengesini. Banyoya doğru yaklaştı. Kapıyı yavaşça açtı ve içeri girdi. Ardından kapadı kapıyı. Kapıya sırtını dayayarak derin bir iç çekti. Biriyle konuşmak, sonsuza dek dertleşmek istiyordu. Tek istediği buydu. Ya da sadece öyle sanıyordu. Bir şeyler söylemek geldi içinden. Lavaboya doğru yöneldi. Ellerini iki yana koyarak lavabonun içine baktı. Bakışlarını yavaş yavaş yukarı çıkarıyordu. Kendine bakmaya utanıyordu adeta. Aynaya baktığında o çirkin, korkunç suratı görmekten korkuyordu. Ya da o kötü rüyaları televizyon misali ayna da görmekten…
Bakışlarını yukarı kaldırdığında kendiyle göz göze geldi. Gözlerini başka yöne çevirmek istedi. Ama başaramadı. Kendinden hem utanıyor hem de ona bir anlam verebilmek için bakmaya çalışıyordu. Aynaya baktığında kendinden başkasını görmemişti aslında. Buna sevindi. Dağınık kumral saçları vardı. Bir kez de kendi karıştırdı saçlarını sol eliyle. Aynaya yaklaştı. Yeşil gözlerinin içine, içine bakmaya başladı. Üzerindekileri teker teker çıkarmaya başladı. Banyonun içine adımını atıp soğuk su musluğunu açtı. Kendi çapında özgürdü işte.
Her gün aynı yerde aynı insanları görmek sıkıyordu onu. Farklı şeyler yaşamak, farklı insanlarla tanışmak istiyordu. Her insan oğluna baktığında onların gözlerindeki nefreti sanki kendi de onlardan biriymişçesine içine gömüyor, kimsenin gözünün içine bakmamaya çalışıyordu.her gün olduğu gibi durağa yürüdü. İlk gelen otobüse atladı. Gene aynı insanlardı işte. Ama o insanları da görmeyi seviyordu belki de. Kendine ait bir arabası olduğu halde hala o sevimsiz insanların dolu olduğu otobüslere biniyordu.
Sabahları kahvaltı pek alışkanlıkları arasında değildi. Genelde çay ocağından sütlü kahve alır öyle başlardı güne. <
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder