Ne insanlar geliyordu iş yerindeyken… birçok insanla karşılaştım...çok çeşit insan gördüm. İnsan tanıdım. En sinir olduğum şeyse sana ‘salak’ muamelesi yapmaları… kendileri çook zekiymiş gibi… hayır siparişini veriyorsun, yanlış mı aldım doğru mu aldım diye okuyup kontrol ediyorum, tamam öyle diyorsun, yemek yapıldıktan sonra gelip fırçalıyorsun… bu bi çeşitti… birde para üstü savaşı yapanları var… bunlar çoğunluğu kaplıyor… ve esas sinirimi bu çeşitler bozuyor… parayı söylüyorum… veriyorlar… para üstü vericem bana öyle değil böyle diyorlar… zaten kasa sana ne kadar vereceğimi söylüyor, ve doğru olan da onun söylediği.. bende doğru verdiğime göre hala neden ısrarla laf söylüyorsun kardeşim?
Bazen de insanlardan azar yemek sinir bozucu oluyor… patronlardan…. Bu azarlar başlı başına birer uyarı… “dik dur!” “tırnak yeme!” “önerili satış yap!” “insanlarla konuş, suratlarına bakıp isteklerini söylemesini bekleme, ilk adımı sen at!!!” evet atıyordum… ‘buyurun, hoş geldiniz!’ en çok yapmamız gerekende her zamanki gibi gülümsemek!!! Karşınızdaki ne kadar ayıcan da olsa… dik durmaktan da zordu… her yerinde bi ağrı var… canının felaket yanıyor… ama gülümsemelisin…. Aklına seni üzen birçok şey geliyor… ebeveyninle tartışman, sevgilinin senden uzaklarda oluşu, en çok düşündüğümse ağrılarımdı… sırtımın ağrısı… bacaklarım… topuklarım… her gün bir yerim ağrıyordu!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder